KADIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN RADİKAL SESİ: ‘SCUM MANİFESTO’

KADIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN RADİKAL SESİ: ‘SCUM MANİFESTO’

Radikal feminizmin en önemli sanatsal metinlerinden biri olarak kabul edilen Erkek Doğrama Cemiyeti Manifestosu (SCUM Manifesto), Ayşe Düzkan çevirisi ve önsözüyle Güldünya Yayınları’ndan çıktı. 

Türkiye’nin tek feminist yayınevi olan Güldünya Yayınları, radikal feminizmin en önemli sanatsal metinlerinden biri olarak kabul edilen SCUM Manifesto’yu (Erkek Doğrama Cemiyeti Manifestosu) okurlarıyla buluşturdu. “Delilikle dâhilik arasında salınan” Valerie Solanas’ın mizahi bir metin olarak kaleme aldığı bu eser, Ayşe Düzkan’ın çevirisi ve önsözüyle yayınlandı.

Society for Cutting Up Men’in başharflerinden oluşan ve herhangi bir sıvının üstündeki kirli köpük, pislik anlamına gelen SCUM, aynı zamanda aşağılık, değersiz insanlar için kullanılan olumsuz bir ifade. Solanas’ın erkek egemen toplum düzenine ve kapitalizme karşı sert eleştirilerde bulunduğu, kadınların kendi kendine yeten bir toplum kurması gerektiğini savunduğu manifestonun ilk baskısı 1967 yılında yapıldı. O dönemde bu eseri bazı kesimler bir hiciv olarak değerlendirirken, bazıları aşırı radikal bir metin olarak gördü. “Derin bir kırılganlığın okuyanı güçlendirecek şekilde belgelendiği” bu kitap, bugün zamanın çok ötesinde bir feminist analiz olarak kabul ediliyor.

“Manifestomu okuyun, kim olduğumu anlarsınız.”

Valerie Solanas New Jersey’de, 1936 yılında dünyaya geldi. Zor bir çocukluk geçirdi. Küçükken babası tarafından istismar edilen ve itaatsiz bir çocuk olduğu gerekçesiyle yanına sığındığı dedesi tarafından kırbaçlanan genç kadın, 15 yaşında hem evsiz hem hamile kaldı. Bu koşullara rağmen başarılı bir öğrenciydi, Maryland Üniversitesi’nde psikoloji eğitimi aldı. Ardından Minnesota Üniversitesi’nde lisansüstü eğitime başladı ama bitirmedi. Altmışlı yılların sonuna doğru New York’a taşındı. Seks işçiliği, dilencilik yaparak hayatını sürdürmeye çalışırken birbirinden değerli eserlere imza attı. Ayşe Düzkan kitabın önsözünde bunu nasıl başardığını şöyle aktarıyor: “O döneminde onu tanıyan seks işçileri, emektar daktilosuyla damlarda uyuduğunu anlatıyor. Bir yandan da yazdığı oyunları arkadaşlarıyla kahvelerde sahneliyormuş. Bunlar, sanatta yeni yeni ortaya çıkan çeşitli modern eğilimleri yansıtan oyunlarmış. Bu arada da ABD’yi dolaşıyormuş. 1966 Yılında Greenwich’te Kıçınıza Girsin adlı oyunu yazmış. Oyun, kendi ifadesiyle “erkek düşmanı bir fahişe ve dilencinin yaşadıklarını” anlatıyor. (…) 1967 yılında Valerie, ünlü ressam Andy Warhol’un ünlü stüdyosu Fabrika’ya gitmiş. Fabrika’da bir sürü sanatçının oyunları sergileniyor, filmleri çekiliyor. Burada Warhol’un kendisi de bazı filmler çekiyormuş. Valerie, Warhol’un Kıçınıza Girsin’le ilgileneceğini düşünmüş. Warhol ilgilenmiş de.”

Bir yandan seks işçiliği yapıp dilenirken, bir yandan da SCUM Manifesto’nun el yazması kopyalarını satan Valerie, 1968’de, pop art akımının en etkili isimlerinden biri olan Andy Warhol’u  ve yanındaki iki kişiyi silahla vurunca ünlendi. Modern sanatın önemli temsilcilerinden Warhol’un hayatı, beş doktorun beş saat süren ameliyatıyla kurtuldu, ancak ömrü boyunca bu saldırının etkileriyle mücadele etti. Valerie ise saldırıdan sonra, bir trafik polisine teslim oldu. Warhol’un ünü sebebiyle karakola varır varmaz etrafını saran gazetecilere kendisini sömürdüğü ve senaryosunun tek kopyasını kaybettiği için Warhol’u vurduğunu açıkladıktan sonra, “Onu vurmak için birçok sebebim var. Manifestomu okuyun, kim olduğumu anlarsınız.” dedi.

Güldünya’ya Hoşgeldin Valerie!


Hâkim, avukat tutacak parası olup olmadığını sorduğunda kendi savunmasını kendisinin yapacağını söylemiş olsa da Valerie Solanas’a feministler sahip çıktı. 13 Haziran 1968’de mahkemeye çıkarıldığında radikal feminist avukat Florynce Kennedy, temsil ettiği Valerie’de, “Feminist hareketin en önemli sözcülerinden biri” olarak bahsetti. Mahkemeye katılanlar arasında Ulusal Kadın Örgütü NOW’un New York Bölüm Başkanı, zamanın ünlü feministi Grace Atkinson da vardı. Atkinson, Valerie’nin “kadın haklarının öne çıkmış ilk savunucusu” olduğunu söyledi.

28 Haziran’daki mahkemede saldırı, taammüden adam öldürmeye teşebbüs ve ruhsatsız silah taşımaktan hüküm giyen Solanas, akıl hastalığı teşhisi konularak üç yıl hapis cezasına çarptırıldı. Hapisten çıktıktan sonra da hayatı pek parlak gitmedi. Akıl sağlığı sorunlarıyla mücadele etti, zaman zaman evsiz kaldı ve 1988 yılında, ucuz bir otel odasında, zatürreden öldü. Virginia’da annesinin evinin yanına gömüldü. Feminist hareket içinde hâlâ tartışmalı bir figür olan Solanas’ın hayatı, 1996 yapımı, epeyce tartışmalı “I Shot Andy Warhol” adlı filme de konu oldu.

 

“Bizce de patriyarka onu deli etti!” 

 

  • “Bütün erkeklerin öldürülmesini hoş görmüyoruz ancak Solanas’ın haklı olduğu birçok nokta olduğuna da inanıyoruz. Birçok kişi Valerie Solanas’ın zihinsel sağlığıyla ilgili sorunlar olduğunu düşünüyor. Buna katılıyoruz, bizce de patriyarka onu deli etti ama manifestosunu yazdığı 1967’de buna öfkelenecek kadar aklı yerindeydi. Bu Manifesto’nun, ‘kadın erkek çoğumuzun, kadın kalbinde yattığına inanmak istemediğimiz bir intikam ateşini dillendirdiği’ söylenir. Katılıyoruz.”
    Fear Us

  • “SCUM Manifesto, derin bir kırılganlığın okuyanı güçlendirecek şekilde belgelenmesidir. Acı dolu bir dünyada bir kadın tarafından yazılmış acımasız bir silahlanma çağrısıdır. Güçsüzlük ve güç arasındaki bu gerilim, onu kalıcı bir metin haline getiriyor. Kişisel ve politik olan hiç bu kadar acımasızca, küçük çelik dişler gibi birbirine kenetlenmemişti.”

Claire Dederer, Nation

  • “Solanas bugün de 1960’larda olduğu kadar güncel, çünkü kadınlar için değişen pek bir şey yok.”

Julie Bindel, Spectator

 

SCUM MANİFESTO – ERKEK DOĞRAMA CEMİYETİ MANİFESTOSU

Yazan: Valerie Solanas

Güldünya Yayınları / Kadın Kültür ve İletişim Vakfı İktisadi İşletmesi

  1. Basım: 2024, İstanbul

Çeviri: Ayşe Düzkan

Yayına Hazırlayan: Beyhan Demir
Dizgi: Bahar Gök

Kapak ve Mizanpaj: Minife Yıldızhan

Baskı: Berdan Matbaacılık

Güldünya Yayınları:

“Dünyanın her yerinde, senin gibi, çalışan, seven, öfkelenen, mücadele eden kadınlar, arkadaşların var. Onların kaleminden kitaplar… Yalnız olmadığını hatırlamak için!” sözleriyle yola çıkan Güldünya Yayınları, 2014 yılında kuruldu. Feminist yayınevi adını, 2004 yılında, iki ağabeyi tarafından sokak ortasında vurulduktan sonra kaldırıldığı hastanede yine ağabeyleri tarafından öldürülen Güldünya Tören’den aldı. 2023 Yılında Türkiye Yayıncılar Birliği Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü’ne layık görülen yayınevi, feminist teori ve politika kitaplarının yanı sıra dünyanın dört bir yanından kadın hareketi, farklı feminist örgütlenme deneyimleri, kadın biyografileriyle tanıklık derlemeleri, kadın edebiyatçıların eserleri, kadın sanatçılar tarafından ya da onlar üzerine hazırlanmış kitapları yayınlıyor ve mümkün olan her durumda kadınlarla çalışıyor.

 

www.guldunyayayinlari.com

 

Mehtap Doğan
Güldünya Yayınları Basın Danışmanı

mehtapdogan@mpiletisim.com